Medeniyetler Çatışması ve , Samuel P. Huntington

Medeniyetler Çatışması, her şeyden önce içi kendine özgü yayınları nasıl anlamamız gerektiğine dair bir açıklama modeli sunmaktadır bize. Tıpkı yaşadığımız gerçekliği ”tarihin son bulmuş” olduğunun göstergeleri istikametinde okuyan ”Tarihin Sonu” tezi gibi. Ama daha önemlisi bu tez, tıpkı aynı gerçekliği modernizmin krizi, modernizmin sonu, geç kapitalizmin mantığı, postmodern bir dönemin başlangıcı veya modernizmin daha bir radikalleşmesi, düşünümsel modernliğin başat olması şeklinde tanımlamaya girişen açıklama çevrelerinin eşliğinde düşünülmesi gereken bir çerçeve gibidir. Huntington’un açıklama modelinin, sosyolojik bir analize medeniyet kavramını konu etmekle sosyolojik teamüllere aykırı davrandığı söylenebilir. Sosyolojik uylaşımlarda sınırları kesin hatlarla çizilmeyen muğlak bir deyim olarak karşılanmış olan medeniyet kavramına odaklanmanın neredeyse zorunlu olarak ihmal etmek zorunda olduğu bir çok boyut vardır. Örneğin Huntington, sınıfların varlığını ve bunların ekonomik hayatta oluşturdukları gerilimleri ve bunların kimi zaman medeniyetler üstü teşekküllerini görmezden gelmektedir.
Aynı şekilde modernleşme teorilerinin göz diktikleri birçok kültürel ve sosyal gelişmenin açıklaması da ihmal etmiş gözükmektedir. Aslında kendisi bu ihmali tercih ettiğini söyleyerek, kendi görüşündeki daralmayı haklılaştırmayı denemektedir. Kendi görüşünü paradigmalar kulvarında değerlendirdikten sonra, söz konusu ihmali ancak görülmesi gereken başka sorunları görünür kılmak için tercih ettiğini rahatlıkla söyleyebilecektir. Körfez Savaşı, Cezayir Olayı, Bosna Soykırımı, Salman Rüşdi olayı gibi durumların ne sınıfsal ne de modernleşme bakış açılarından açıklanabilecekleri göz önünde tutulduğunda, haksız görülmeyebilir de. Ancak burada görülmesi gereken ve elinizdeki derlemedeki birçok yazının işaret ettiği gibi, Huntington bütün bu haklılığı böylesi bir yola sapmış olmanın doğal sonucu olarak, Batı merkezli oryantalist bir bakış açısını daha da pekiştirmek için istihdam etmektedir. Dolayısıyla bu haklılık, masum bir nesnel geçerlilik iddiasıyla yetinmemekte, batıya karşı muhtemel herhangi bir uygarlık seçeneğine karşı, Batılıların şiddet kullanımı da dahil, her çeşit tedbire başvurmanın anlaşılır kılınmasında işe koşulmayı zımnen hatta yer yer açıkça kabullenmektedir. Murat Yılmaz’ın hazırladığı elimizdeki derleme, Huntington’un tezini ayrıntılarıyla açıkladığı bir makaleyle üç mülakatın yanı sıra, bu öneriyi birçok bakımdan enine boyuna tartışan yazılardan oluşmaktadır.
- Açıklama
Medeniyetler Çatışması, her şeyden önce içi kendine özgü yayınları nasıl anlamamız gerektiğine dair bir açıklama modeli sunmaktadır bize. Tıpkı yaşadığımız gerçekliği ”tarihin son bulmuş” olduğunun göstergeleri istikametinde okuyan ”Tarihin Sonu” tezi gibi. Ama daha önemlisi bu tez, tıpkı aynı gerçekliği modernizmin krizi, modernizmin sonu, geç kapitalizmin mantığı, postmodern bir dönemin başlangıcı veya modernizmin daha bir radikalleşmesi, düşünümsel modernliğin başat olması şeklinde tanımlamaya girişen açıklama çevrelerinin eşliğinde düşünülmesi gereken bir çerçeve gibidir. Huntington’un açıklama modelinin, sosyolojik bir analize medeniyet kavramını konu etmekle sosyolojik teamüllere aykırı davrandığı söylenebilir. Sosyolojik uylaşımlarda sınırları kesin hatlarla çizilmeyen muğlak bir deyim olarak karşılanmış olan medeniyet kavramına odaklanmanın neredeyse zorunlu olarak ihmal etmek zorunda olduğu bir çok boyut vardır. Örneğin Huntington, sınıfların varlığını ve bunların ekonomik hayatta oluşturdukları gerilimleri ve bunların kimi zaman medeniyetler üstü teşekküllerini görmezden gelmektedir.
Aynı şekilde modernleşme teorilerinin göz diktikleri birçok kültürel ve sosyal gelişmenin açıklaması da ihmal etmiş gözükmektedir. Aslında kendisi bu ihmali tercih ettiğini söyleyerek, kendi görüşündeki daralmayı haklılaştırmayı denemektedir. Kendi görüşünü paradigmalar kulvarında değerlendirdikten sonra, söz konusu ihmali ancak görülmesi gereken başka sorunları görünür kılmak için tercih ettiğini rahatlıkla söyleyebilecektir. Körfez Savaşı, Cezayir Olayı, Bosna Soykırımı, Salman Rüşdi olayı gibi durumların ne sınıfsal ne de modernleşme bakış açılarından açıklanabilecekleri göz önünde tutulduğunda, haksız görülmeyebilir de. Ancak burada görülmesi gereken ve elinizdeki derlemedeki birçok yazının işaret ettiği gibi, Huntington bütün bu haklılığı böylesi bir yola sapmış olmanın doğal sonucu olarak, Batı merkezli oryantalist bir bakış açısını daha da pekiştirmek için istihdam etmektedir. Dolayısıyla bu haklılık, masum bir nesnel geçerlilik iddiasıyla yetinmemekte, batıya karşı muhtemel herhangi bir uygarlık seçeneğine karşı, Batılıların şiddet kullanımı da dahil, her çeşit tedbire başvurmanın anlaşılır kılınmasında işe koşulmayı zımnen hatta yer yer açıkça kabullenmektedir. Murat Yılmaz’ın hazırladığı elimizdeki derleme, Huntington’un tezini ayrıntılarıyla açıkladığı bir makaleyle üç mülakatın yanı sıra, bu öneriyi birçok bakımdan enine boyuna tartışan yazılardan oluşmaktadır.
Stok Kodu:9789757726357Sayfa Sayısı:568Baskı:12Basım Tarihi:2017Kapak Türü:Karton kapak
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.