Devletin Yeniden Üretimi
Düşünce tarihinde belki de hiçbir konu devlet kadar irdelenmemiştir. Nedeni, devletin doğrudan insanların varoluş biçimini belirlemesidir. Devlet ortaya çıktığı andan itibaren sınırlar koymuş, belli üyelik kriterleri ve dışlama mekanizmaları oluşturmuştur. İnsanların dünya üzerindeki hareketlerini, haklarını, adlarını, dost ve düşmanlarını tayin eden hep devlet olmuştur. Peki, hayatımızı tümüyle kuşatan bu gücü devlet nereden alır? 'Devlet olmasaydı biz de olmazdık yanılsaması nasıl yaratılır? Bu soru(n)lar dün olduğu gibi bugün de zihinleri meşgul etmektedir. Kimileri devletin doğal olduğunu, milletimizi seçemediğimiz gibi devletimizi de seçemeyeceğimizi savunurken; toplumsal bir sözleşmeyle kurulduğunu söyleyenler de vardır.
Jacqueline Stevens Devletin Yeniden Üretimi adlı kitabında devlete ilişkin belli başlı bütün tezleri gözden geçirerek devletin inşa edildiği mekanizmaların arasına doğumu da katıyor ve aile, ad, etnik ya da milli kimliklerin belirlenmesi, dışlama mekanizmaları, din ve devlet ilişkilerine eleştirel bir gözle yeniden bakıyor. Doğum, modern devlet de dahil bütün politik toplumlara aidiyetin temel başvuru noktasıdır. Hem toprak hem de köken kriterleri kan bağıyla anlam kazanır. Politik toplumda üyeliğin doğumdan geldiği kuralı aynı zamanda millet, etnik grup ve ırk bağlılıkları için de geçerlidir.
Stevens'a göre evlilik kurumu, insan türünün değil; politik toplumların devamı için vardır. Devlet sadece aileleri yaratmaz, ailesel statüleri gösterecek ve pekiştirecek adlar sistemini de yaratır. Aile ya da milletle eşleşmeyen adlar tahayyül etmenin zorluğu bu pratiğin ne kadar derinlere işlediğini ve tek bir toplumla da sınırlı kalmadığını gösteriyor. Seküler otorite peşindeki dinsel hareketler de politik toplumun temellerinin aile üzerindeki denetimde yattığını fark etmiş; söylemlerinin merkezine evlilik kurallarını ve cinsel rolleri koymuşlardır.
Yazarın belirttiği gibi, "Elbette bu argümanların politik içerimleri vardır. En açık politik mesaj, anarşistlerin yaptığı gibi yönetim adına ne varsa yıkma çağrısı değil; politik toplumları kan bağı ilkelerinin azalan bir rol oynayacağı şekilde yeniden kurma biçimleri üzerinde düşünme çağrısıdır. Bunu başarmanın iki yolu devletin evliliğe müdahalesini ortadan kaldırmak ve yurttaşlığın doğum ve soy temelli koşullara bağlanmasını engellemektir." Stevens Devletin Yeniden Üretim' nde, politik toplumlarda doğumun hayati bir pratik olduğunu gösterirken; kuramsal derinliği ve titizliğinin yanı sıra, ele aldığı konulara radikal yaklaşımı, kapsayıcılığı ve yaratıcı örnekleriyle son derece sıra dışı ve parlak bir çalışmaya imzasını atıyor. Ve demokratik bir toplumsallık için çok önemli katkılarda bulunuyor.
- Açıklama
Düşünce tarihinde belki de hiçbir konu devlet kadar irdelenmemiştir. Nedeni, devletin doğrudan insanların varoluş biçimini belirlemesidir. Devlet ortaya çıktığı andan itibaren sınırlar koymuş, belli üyelik kriterleri ve dışlama mekanizmaları oluşturmuştur. İnsanların dünya üzerindeki hareketlerini, haklarını, adlarını, dost ve düşmanlarını tayin eden hep devlet olmuştur. Peki, hayatımızı tümüyle kuşatan bu gücü devlet nereden alır? 'Devlet olmasaydı biz de olmazdık yanılsaması nasıl yaratılır? Bu soru(n)lar dün olduğu gibi bugün de zihinleri meşgul etmektedir. Kimileri devletin doğal olduğunu, milletimizi seçemediğimiz gibi devletimizi de seçemeyeceğimizi savunurken; toplumsal bir sözleşmeyle kurulduğunu söyleyenler de vardır.
Jacqueline Stevens Devletin Yeniden Üretimi adlı kitabında devlete ilişkin belli başlı bütün tezleri gözden geçirerek devletin inşa edildiği mekanizmaların arasına doğumu da katıyor ve aile, ad, etnik ya da milli kimliklerin belirlenmesi, dışlama mekanizmaları, din ve devlet ilişkilerine eleştirel bir gözle yeniden bakıyor. Doğum, modern devlet de dahil bütün politik toplumlara aidiyetin temel başvuru noktasıdır. Hem toprak hem de köken kriterleri kan bağıyla anlam kazanır. Politik toplumda üyeliğin doğumdan geldiği kuralı aynı zamanda millet, etnik grup ve ırk bağlılıkları için de geçerlidir.
Stevens'a göre evlilik kurumu, insan türünün değil; politik toplumların devamı için vardır. Devlet sadece aileleri yaratmaz, ailesel statüleri gösterecek ve pekiştirecek adlar sistemini de yaratır. Aile ya da milletle eşleşmeyen adlar tahayyül etmenin zorluğu bu pratiğin ne kadar derinlere işlediğini ve tek bir toplumla da sınırlı kalmadığını gösteriyor. Seküler otorite peşindeki dinsel hareketler de politik toplumun temellerinin aile üzerindeki denetimde yattığını fark etmiş; söylemlerinin merkezine evlilik kurallarını ve cinsel rolleri koymuşlardır.
Yazarın belirttiği gibi, "Elbette bu argümanların politik içerimleri vardır. En açık politik mesaj, anarşistlerin yaptığı gibi yönetim adına ne varsa yıkma çağrısı değil; politik toplumları kan bağı ilkelerinin azalan bir rol oynayacağı şekilde yeniden kurma biçimleri üzerinde düşünme çağrısıdır. Bunu başarmanın iki yolu devletin evliliğe müdahalesini ortadan kaldırmak ve yurttaşlığın doğum ve soy temelli koşullara bağlanmasını engellemektir." Stevens Devletin Yeniden Üretim' nde, politik toplumlarda doğumun hayati bir pratik olduğunu gösterirken; kuramsal derinliği ve titizliğinin yanı sıra, ele aldığı konulara radikal yaklaşımı, kapsayıcılığı ve yaratıcı örnekleriyle son derece sıra dışı ve parlak bir çalışmaya imzasını atıyor. Ve demokratik bir toplumsallık için çok önemli katkılarda bulunuyor.
Stok Kodu:9789755393100Boyut:13x19Sayfa Sayısı:415Basım Tarihi:2001Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:2. Hamur
- Taksit Seçenekleri
- PaytrTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim80,0080,00242,6885,36329,0487,12422,2689,04518,2191,04615,4992,96
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.